Manavgat Yangınının Yıldönümünde İklim Değişikliği ve Ormanlar

Manavgat Yangınının Yıldönümünde İklim Değişikliği ve Ormanlar Üzerine Değerlendirmeler

Manavgat Yangınının Yıldönümünde İklim Değişikliği ve Ormanlar Üzerine Değerlendirmeler

28 Temmuz 2021’de Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayan ve büyük bir alana yayılıp 140 bin hektar orman alanını tahrip eden yangının yıldönümünde, AA muhabirinin sorularını yanıtlayan uzman Tolunay, iklim olaylarının ve hava sıcaklıklarının hızla değiştiğini belirtti. Bu gidişat devam ederse, 2100 yılında dünyanın ortalama sıcaklığının 1850 yılına göre 4,5-5 derece daha fazla olabileceğini ifade etti. Tolunay, iklim değişikliğinin temel nedenlerinden birinin ormansızlaşma olduğuna dikkat çekti.

Ormanları ve sulak alanları iklim değişikliğiyle mücadelede en büyük müttefikler olarak nitelendiren Tolunay, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında ormanların hızla yok edilerek tarım alanlarına, yerleşim yerlerine, meralara ve maden sahalarına dönüştürüldüğünü vurguladı. İnsan faaliyetleri sonucunda atmosfere salınan sera gazı emisyonlarının 1850’den bu yana üçte ikisinin fosil yakıtlardan, üçte birinin ise ormansızlaşma ve arazi kullanım değişikliklerinden kaynaklandığını belirtti. Tolunay, “Biz aslında ormanlara ve diğer ekosistemlere zarar vererek kendi bindiğimiz dalı kesiyoruz. Ormanlar ve doğal ekosistemler küçüldükçe, bunların her yıl atmosferden alarak biriktirdiği karbondioksit miktarı azalır. Ormanların depoladığı karbon miktarının sürekli azaldığını belirtmek gerekir. Son 30 yılda dünyada yaklaşık 178 milyon hektar orman alanının yok olduğunu söyleyebiliriz. Yani, doğal müttefiklerimizi yok ediyoruz.” dedi.

Yangın Sırasında Karbon Emisyonları ve Orman Alanlarının Karbon Tutma Kapasitesi

Ormanların tuttuğu ve yangın sırasında meydana gelen karbon miktarının, alandaki ağaç yoğunluğuna, orman altındaki otlar ve kuru yapraklar gibi organik birikintilere bağlı olarak değiştiğini ifade eden Tolunay, Türkiye’deki orman alanlarının karbon tutma ve yangın sırasında emisyon rakamları ile Manavgat yangınının sonuçlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:

  • 1 hektarlık ormanda seyrek ağaçlar varsa, ortalama ağaç başına yaklaşık 40 ton kadar karbon bulunmaktadır.
  • Ölü örtü ve ölmüş organik materyallerde de ortalama 10 ton karbon mevcuttur.
  • Toprakta ise 50-60 ton kadar karbon bulunur.

Buna göre, 1 hektarlık orman alanında toplamda 100-110 ton civarında karbon bulunabilir. Yangın sırasında bu miktarın 50-60 tonu yanabilir ve çok şiddetli bir yangında 150-200 ton kadar karbondioksit emisyonu oluşabilir. Manavgat’ta meydana gelen yangın çok geniş alanlara yayıldı ve yaklaşık 15 gün sürdü. Sera gazı emisyonları açısından değerlendirdiğimizde, 2021 yılındaki büyük yangın sonucunda 9,3 milyon ton karbondioksit, 27 bin ton metan ve 1,5 ton kadar diazot monoksit emisyonu gerçekleşti. Türkiye’nin 2021 yılında toplam sera gazı emisyonu ise 564 milyon tondu. Yangında, bu gazlar dışında 379 bin ton karbonmonoksit, 13 bin ton azot oksit, 2 bin 600 ton kükürtdioksit, 33 bin ton 2,5 mikron çapından küçük partikül madde ve 3 bin ton civarında siyah karbon olarak adlandırılan is ve kurum atmosfere salındı.

Yeni Yangın Rejimi ve Stratejiler

Tolunay, Türkiye’de yağışlı ve ılıman bir kışa neden olan El Nino’nun ormanlarda daha fazla ot büyümesine sebep olarak yanıcı yükü artırdığını ve bunun da yangın sayısının artmasına zemin hazırladığını belirtti. Yangınların çıkış dönemleri, tarihleri ve yayılma durumlarının yangın rejimini oluşturduğunu vurgulayan Tolunay, “Daha sıcak ve kurak koşullarda çıkan yangınlar çok hızlı büyüyor ve geniş alanlara yayılıyor. Ege ve Akdeniz’de yangın sezonu mayıs-ekim ayları arasındaydı, ancak artık nisan ayından itibaren büyük yangınlar çıkmaya başlıyor ve neredeyse yılın 6 ayına yayıldı. Karadeniz’de ise bu tarihler kış döneminden itibaren, özellikle kurumaya neden olan lodos etkili olduğunda ortaya çıkıyor. Bu nedenle orman yangını rejiminin değiştiğini söyleyebiliriz. Yangın çıktıktan sonra kontrol altına alma şansınız zorlaşıyor; orman yangınlarının yeni normali bu. 10-20 yıl önceki yangınlara müdahale anlayışımızın değişmesi gerekiyor.” dedi.

İnsan Kaynaklı Yangın Riski ve Eğitim İhtiyacı

Orman yangınlarının ana kaynağının insanlar olduğunu ve ormanda ne kadar fazla insan yaşamaya başlarsa yangın tehlikesinin de o kadar artacağını belirten Tolunay, sözlerini şöyle tamamladı: “Artık iklim değişikliğiyle birlikte yeni bir yangın rejimine geçtik. Temel stratejimiz, yangın çıkmasını engellemek olmalıdır. Büyük bir yangın çıktığında onu söndürmek, uzmanlık ve özel bilgi gerektirir. Yangınla mücadelede sadece helikopter ve uçak sayısına odaklanmak yerine, orman ve içindeki yaşayan vatandaşların yangın konusunda bilinçli olduğu bir stratejiye ihtiyaç var. Orman yangınları sadece ağaçları değil, birçok canlıyı da yok eder. Bu nedenle vatandaşları yangın konusunda daha fazla bilinçlendirmek ve eğitmek gereklidir.”

KAYNAK: AA