TÜRKSAT 6A’nın Uzay Yolculuğu: Türk Mühendisliğinin Başarısı
TÜRKSAT 6A’nın uzay yolculuğu, yalnızca uydunun kendisi etrafında dönen bir hikaye değil; aynı zamanda Türk mühendisliğinin geldiği noktayı da gözler önüne seren çok değerli ipuçları barındırıyor. Bir uyduyu uzaya gönderebilmek, ilk andan itibaren son ana kadar birçok zorlu meydan okumayla karşılaşmak anlamına geliyor. İletişim, bu zorlukların en başında yer alıyor. Türkiye’nin yerli ve milli savunma sanayi platformlarına sağladığı üstün özellikli iletişim kabiliyetleriyle tanınan CTech, bu kez de TÜRKSAT 6A’nın tarihi yolculuğunda karşımıza çıktı.
TÜRKSAT 6A, yörünge transferi sırasında 70 bin kilometre irtifaya yükseldi. İşte bu denli uzak bir mesafeden kesintisiz ve doğru bir sinyal alabilme işini Türk mühendisler başardı. Bu başarıyı ve uzay çalışmalarında elde ettikleri kazanımların Türk savunma sanayine olası etkilerini konuşmak üzere CTech Genel Müdürü Cüneyd Fırat ile bir araya geldik.
10 Yıllık Çalışmanın Emeği
Cüneyd Fırat, TÜRKSAT 6A projesindeki görevlerine kısaca değinerek, bu uydunun ‘Telemetri-Telekomut ve Mesafe Ölçüm’ olarak adlandırılan ve yer istasyonuyla haberleşmesinden sorumlu alt sistemin geliştirilmesinden sorumlu olduklarını ifade ediyor. Bu sistem, yörüngeye transfer sırasında ve yörüngedeki tüm evrelerde uydunun kontrol iletişimini sağlıyor. Fırat, somut bir örnek vererek, “Hepimizin heyecanla takip ettiği ateşleme anını hatırlarsınız. Ateşleme öncesi, sırası ve sonrasında bütün parametrelerin yer istasyonuna aktarılması bizim sistemlerimizle mümkün oldu.” diyerek projenin önemini vurguluyor.
Proje için 10 yıldır çalıştıklarının altını çizen Cüneyd Fırat, burada temel meselenin ‘güvenilirlik’ olduğunu belirtiyor. Uzaya gönderilen bir platformda en küçük bir aksaklık yaşanmasının büyük sorunlara yol açabileceğini ifade eden Fırat, “Çünkü uzaya gönderdiğiniz bir platformu geri çağırıp, düzeltip yeniden yollama şansınız yok. Bu nedenle çok zorlu bir çalışma takvimimiz vardı. Ancak CTech olarak 70 bin kilometre uzaktan sinyal almayı başardık. Böyle bir ilke imza atmak bizim için gurur kaynağı.” diyor.
Elde Edilen Teknolojilerin Savunma Sanayine Etkisi
Ülkelerin uzay çalışmalarının, zamanla askeri ve sivil alanlarda çok olumlu yansımaları olduğu biliniyor. Bu bağlamda, Türkiye için benzer bir durumun geçerli olup olmadığını sorduğumuzda Cüneyd Fırat, “Bu çalışmalar kapsamında sadece biz değil, tüm paydaşlarımız yüksek teknoloji kazanımlarına imza attı. Haliyle bu birikim, savunma başta olmak üzere diğer sektörlere de yansıyacak.” ifadesini kullanıyor.
Fırat, çevresel koşulların uzay çalışmalarında büyük bir önem taşıdığını vurguluyor: “Burada temel mesele, güvenilir ve kesintisiz bir akış sağlayabilmek. Çok soğuk, radyasyon seviyesinin yüksek olduğu ya da titreşimin fazla olduğu ortamlarda çalışabilecek bir ürün ortaya koymanız gerekiyor. Dış etmenler çok fazla ve hepsi birbirinden zorlu.” Savunma sanayindeki en temel beklentilerin de bu tür ortamlarda platformun kendisine verilen görevi başarıyla tamamlaması olduğunu belirten Fırat, “TÜRKSAT 6A için yaptığımız çalışmalar, ülkemizin S/İHA’ları başta olmak üzere diğer pek çok platformuna yansımaya başlayacak ve yansımaya başladı bile.” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Türk Uzay Ürünlerinin İhracat Potansiyeli
CTech Genel Müdürü Cüneyd Fırat, üzerinde durduğu bir diğer konu da Türk uzay ürünlerinin ihracat potansiyeli. Türkiye’nin son 7-8 yılda yüksek teknoloji alanında ihracatının sürekli arttığını belirten Fırat, “Burada başat unsurların savunma sanayii ve havacılık teknolojileri olduğunu, şimdi ise çıtanın uzaya çıktığını” ifade ediyor. TÜRKSAT 6A ve önceki projelerin kendilerine çok önemli kazanımlar sağladığını vurgulayan Fırat, “Bu projelerde imza attığımız uyduların anahtar teslim olarak yurt dışına satılması masadaki seçeneklerden biri. Ayrıca geliştirilen alt teknolojilerin yurt dışındaki müşterilere satışı da ihtimaller dahilinde.” şeklinde konuşuyor.
KAYNAK: AA
