Sosyal Medyada Psikoterapi Yanıltmaları
Sosyal medya platformlarında, çeşitli meslek gruplarına mensup kişiler, ‘psikoterapi’ adı altında kendilerini tanıtma ve hizmet verme olanağı bulabiliyor. Bu durum, birçok insanın ruh sağlığını tehlikeye atabilecek kritik bir sorun oluşturuyor. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kültegin Ögel ve Uzm. Klinik Psikolog Nihal Altıner, bu konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunarak, her psikiyatrist veya psikologun terapi yetkisine sahip olmadığını vurguladı.
Mezuniyet Sonrası Terapi Yetkisi Yok
Prof. Dr. Ögel, psikiyatristlerin ve psikologların ortak çalışmasının, tedavi başarı oranını artırdığını belirtti. Ancak, terapi yetkisi olmayan kişilerin uyguladığı birtakım yöntemlerin, yarardan çok zarar verebileceğini ve bu durumun insanları intihara kadar sürükleyebileceğini ifade etti. Uzm. Klinik Psikolog Altıner de, üniversite tercih döneminde psikoloji bölümünü seçmek isteyenlere uyarılarda bulunarak, “Mezun olur olmaz terapi yapmaya başlayabileceğiniz bir alan değil. Terapist olabilmek için uzun yıllar süren eğitim almak şart. İki yıl yüksek lisans eğitimi, ardından, yetkin bir hoca eşliğinde iki yıl süren süpervizyon eğitimi gerekmektedir. Ruhsal sorun yaşayan bir bireye dokunmak, onun tüm yaşamını etkileyebilir. Bilinçsiz ellerde yapılan müdahaleler son derece yıkıcı sonuçlar doğurabilir.” dedi.
Toplum Ruh Sağlığını Tehdit Eden Durumlar
Dizi ve filmlerde yer alan kurgusal terapist karakterler, sosyal medyada popüler hale gelen çeşitli terapi trendleri, hatta yetkisi olmayan bazı meslek gruplarının ‘yaşam koçluğu’ veya ‘kişisel danışmanlık’ adı altında sundukları terapi paketleri, toplumun ruh sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Prof. Dr. Ögel, Türkiye’de psikiyatrist ve psikolog arasındaki farkın yeterince bilinmediğine dikkat çekerek, “Psikiyatristler tıp fakültesinden mezun olurken, psikologlar sosyal bilimler fakültelerinden mezun olurlar. Psikiyatristler, ilaç yazma yetkisine de sahiptir. Her iki branş da insan psikolojisiyle ilgileniyor, ancak kendi alanlarında özel uzmanlıkları vardır. Her iki grup da psikoterapi uygulayabilir, fakat bu konuda eğitim almış olmaları gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
Psikiyatri ve Psikoloji İş Birliği
Prof. Dr. Ögel, psikiyatri ve psikoloji alanlarının ayrı ayrı çalıştıklarında tedavi başarısının düştüğünü belirtti. Ögel, “Örneğin, ben bir psikiyatrist olarak bir hastaya ilaç yazdım. Ancak bu hastayı uzun süre görmeyeceğim. Bu nedenle, hastanın ilaca uyumunu ve olası sorunları bir psikoloğun takip etmesi gerekiyor. Psikoterapi sürecinde bu tür durumlar gündeme gelir. Hatta bazı psikiyatrik hastalıklarda, psikologla birlikte psikoterapi yapılmasının tedavi başarısını artırdığı kanıtlanmıştır.” dedi.
Yanlış Yöntemlerin Tehlikesi
Psikoterapinin bir bilim olduğunu ve ehil olmayan ellerde yanlış kullanıldığında büyük tehlikelere yol açabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Ögel, “Bir yöntemin bir kişiye iyi gelmesi, tüm hastalar için aynı sonucu vermeyebilir. Herhangi bir yöntemin birçok kişiye uygulanması ve faydalı olduğunun izlenmesi gerekir. Günümüzde en büyük yanlış, ‘Ben bu yöntemi uyguluyorum, danışanlarıma çok iyi geliyor’ demektir. Ancak bazı kişilere bu, büyük zarar verebilir.” sözleriyle durumu özetledi. Yanlış yönlendirmelerle hayatları altüst olan hastaların büyük pişmanlıklar yaşadığını ve bu durumun intihara kadar gidebileceğini vurguladı.
Dizilerdeki Terapist Karakterlerine Dikkat
Moodist Psikiyatri Hastanesi’nden Uzm. Klinik Psikolog Nihal Altıner, üniversite tercihleri döneminde psikoloji bölümünü seçmek isteyenlere önemli bir uyarıda bulunarak, “Sosyal medya ve televizyon dizilerindeki terapist karakterlerinin gerçekle hiçbir bağlantısı yok. Bu karakterler kurgu ve sanatsal bir bakış açısıyla yaratılıyor. Bu alanı tercih ederken bunu göz önünde bulundurmalısınız.” dedi. Ayrıca, ruhsal problemleri için psikolog arayışında olanların, sosyal medya ve internet üzerindeki her trende güven duymamaları gerektiğini vurguladı.
Uygun Terapi Seçimi
Altıner, terapi için gidilen kişinin, psikoloji eğitimi sonrası yüksek lisans derecesine ve herhangi bir terapi ekolünden eğitim almış olup olmadığına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, terapi eğitimlerinde süpervizyon sürecinin bulunup bulunmadığını sorgulamak gerektiğini belirtti. “Görüyoruz ki, yetkinliği olmayan kişiler, ‘zihin temizliği’ veya ‘bir haftalık terapi kampları’ gibi programlar sunuyor. Ancak bu tür uygulamalar, danışanlar açısından büyük tehlikeler barındırıyor.” diye ekledi. Yanlış tanı ve tedavi yöntemleri yüzünden birçok kişinin ruhsal durumunun kötüleştiğini söyledi.