Ahlat’taki Etkinlikler, Şanlı Malazgirt Zaferi’nin Coşkusunu Yaşatıyor
Malazgirt Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olarak tarihe geçmiştir. Horasan Meliki Çağrı Bey’in son eşinden dünyaya gelen ve 27 Nisan 1064’te Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarı olan Sultan Muhammed Alparslan, Malazgirt’te ordusundan dört kat daha kalabalık olan Bizans ordusuna karşı zafer kazanarak bu önemli tarihi olayı gerçekleştirmiştir. Bu zafer, Türklerin askeri anlamda İslam dünyasının lideri haline gelmesine ve birliğe öncülük etmesine vesile olmuştur. Malazgirt, aynı zamanda Bizans İmparatorluğu’nun zayıflaması ve İstanbul’un fethinin önünü açan bir süreç olarak da değerlendirilmektedir.
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü ve Ortaçağ Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Alican, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Malazgirt Zaferi’nin dünya tarihine yeni bir yön verdiğini belirtmiştir. Alican, “Malazgirt Savaşı öncesi ve sonrası arasında büyük farklılıklar vardır. 26 Ağustos 1071’de gerçekleşen Malazgirt Savaşı, Türklerin İslam dünyasına liderlik etmesini pekiştiren bir olaydır.” diyerek zaferin önemini vurgulamıştır.
– “İstanbul’un Fethine Giden Süreç Oluşmuştur”
Prof. Dr. Alican, Malazgirt Zaferi’nin İstanbul’un fethinin de kapısını açtığını ifade ederek, “Orta Doğu’nun, Avrupa’nın ve Balkanların egemen gücü olan Bizans, artık dünyaya hakim olma ideallerinden vazgeçmiştir.” şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur.
– “Selçuklu Ordusunun Önemli Bir Kısmı Süvarilerden Oluşuyordu”
Sultan Alparslan’ın yaklaşık 10 yıllık bir hükümdarlık dönemi olduğunu ve bu süre zarfında şehit edildiğini belirten Alican, “Sultan, uzun boylu ve heybetli bir duruşa sahipti. Selçuklu Devleti, 1040 yılında kurulmuş ve 32 yıllık bir geçmişe sahiptir. Bizans ordusunun ise 2 bin yıllık askeri bir geleneği vardır. Bu bağlamda, 32 yıllık bir ordu, 2 bin yıllık bir siyaset geleneğini nasıl dize getirebilir? Bu sorunun cevabında Selçukluların askeri yetenekleri büyük rol oynamaktadır.” ifadelerini kullanmıştır.
Alican, Selçuklu ordusunun önemli bir kısmının süvarilerden oluştuğunu ve bu ordunun hızlı, atik ve çabuk karar verebilen bir yapı sergilediğini belirtmiştir. “Sultan Alparslan’ın ordusu, psikolojik olarak Bizans ordusuna karşı üstünlük sağlamış ve bu durumu çok verimli bir şekilde kullanmıştır.” şeklinde konuşmuştur.
Turan taktiği ile Bizans ordusunun cuma namazından akşam namazına kadar geçen sürede mağlup edildiğini ifade eden Alican, “Sultan Alparslan, 26 Ağustos Cuma günü akşam namazında, muhafızların Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i esir aldığını bildirmesiyle büyük bir zafer kazanmıştır. İslam kaynakları bu olayı coşkuyla anlatmaktadır; zira daha önce hiçbir Roma İmparatoru Müslümanlar tarafından esir alınmamıştır.” demiştir.
– Sultan Alparslan
Horasan Meliki Çağrı Bey’in son eşinden doğan Sultan Alparslan, 27 Nisan 1064’te Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarı olarak tahta çıkmıştır. Bizans’ın kontrolündeki Anadolu topraklarına seferler düzenleyen Alparslan, Kars ve Ani şehirlerini ele geçirerek Bizans’tan ilk toprak kazancını sağlamıştır. Abbasi Halifesi’nin 1070’te yardım talep etmesi üzerine ordusuyla Fatımilerin üzerine yürüyen Sultan Alparslan, Mısır’a yöneleceği haberi üzerine Bizans ordusunun doğu seferini başlattığını öğrenmiştir. Bu durumu değerlendiren Alparslan, geri dönerek Suriye hattına doğru ilerlemeye karar vermiştir. Rey şehrinde konuşlanacağı duyumunu yayan Alparslan, bunun yerine Muş’a doğru hareket ederek Malazgirt Ovası’nda karargah kurmuştur. 26 Ağustos 1071 Cuma günü ordusuna namaz kıldırıp dua eden Alparslan, ardından Romen Diyojen komutasındaki Bizans ordusunun üzerine yürümüştür. Sultan Alparslan, “Turan” taktiğinin en başarılı örneğini uygulayarak Türklerin Anadolu’ya açılan kapılarının anahtarını elde etmiştir.
KAYNAK: AA