Beyin Aktivitesinin Uyku ve Uyanıklık Durumları Üzerine Yeni Bulgular
Beynin uykuda veya uyanık olma durumu, organın genel işleyişine bağlı olarak tanımlanıyor. Bilim insanları, beyin genelindeki dalgalar aracılığıyla uyanıklık durumunu belirleyebilmekte. Ancak son yapılan bir araştırma, beynin bazı hücrelerinin diğerlerinden farklı davranışlar sergileyebileceğini ortaya koydu.
Nature Neuroscience dergisinde 15 Temmuz Pazartesi günü yayımlanan bu çalışmada, farelerin beyin aktiviteleri detaylı bir şekilde incelendi. Araştırmacılar, organın on farklı bölgesine yerleştirdikleri ince elektrotlarla beyin dalgalarının voltajını kaydettiler. Sonrasında birkaç ay boyunca topladıkları verileri, uyku ve uyanıklığı ayırt edebilen bir yapay sinir ağına aktardılar.
Bilim insanları, bu modelin beyin uykudayken bile bazı bölgelerin birkaç milisaniye boyunca aktif hale geçtiğini gösterdiğini belirtti. Aynı şekilde, beyin uyanıkken de belirli bir bölgenin kısa bir süre için uyku haline geçtiği gözlemlendi.
BEYİN AKTİVİTELERİNİ DETAYLI OLARAK İNCELEDİLER
Çalışmanın baş yazarlarından Aidan Schneider, “Bu nöronların tetiklendiği zaman dilimlerine tek tek bakabiliyorduk ve nöronların farklı bir duruma geçtiği açık bir şekilde görülüyordu.” şeklinde ifade ediyor. Bazı durumlarda, bu kısa süreli uyanıklıklar yalnızca tek bir beyin bölgesiyle sınırlı kalıyor; hatta daha küçük alanlarda da meydana gelebiliyor. Bu kısa dalgalanmaların farelerde bir değişiklik yaratıp yaratmadığını araştıran bilim insanları, birkaç milisaniyelik uyku esnasında hayvanın anlık olarak hareket etmeyi bıraktığını ve “dalmış” gibi göründüğünü fark etti. Uykudaki bu kıpırdanma sırasında ise farelerin vücutlarının seğirdiği gözlemlendi.
Çalışmanın diğer bir yazarı David Haussler, bulgularını şu şekilde değerlendiriyor: Beynimizin geri kalan bölümü uyanıkken, farklı bölgelerin aslında küçük “şekerlemeler” yaptığını görmek, bilim insanları olarak bizi son derece şaşırttı. Araştırmacılar, uyku ve uyanıklık konusundaki anlayışlarını derinleştirmenin, çeşitli nörolojik rahatsızlıkların tedavisinde faydalı olabileceğini vurguluyor. Bu bulgular, uyku problemlerinin yanı sıra nörogelişimsel hastalıkların çözümüne de katkıda bulunma potansiyeline sahip.
Ancak bu sonuçların insanlar için geçerliliği henüz netlik kazanmış değil. Çalışmanın yazarı Keith Hengen, bulgular hakkında “Bu bize, bu hastalıklar ve rahatsızlıklarla ilgili soruları kesip atma açısından çok ama çok keskin bir neşter verme potansiyeli taşıyor.” ifadesini kullanıyor. Uyku ve uyanıklığın doğasına dair daha fazla bilgi sahibi oldukça, ilgili hastalıklara yönelik sorunları daha etkili bir şekilde ele alabileceğimizin altını çiziyor.
KAYNAK: INDEPENDENT | HABER7